HABER MERKEZİ
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 23. Başkanlar Kurulu da toplandı. TGK Yönetim Kurulu’nun ve diğer kurulların toplantıları yapılarak sektöre dair görüş ve öneriler paylaşıldı. Şehre gelen başkanlar turistik ve tarihi değerleri görme şansı da yakaladı.
Heros Otel’de Divan Başkanlığı Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti ve Federasyonu Başkanı Feridun Fazıl Özsoy’un yaptığı Başkanlar Kurulu toplantısının açılışında konuşan Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ersen Küçük, bilfiil gazetecilik yapan binlerce basın çalışanını kapsam dışı bırakan yıpranma hakkı konusunun çözüm beklediğini belirti.
“Kopyala yapıştır haber siteleri var”
Türkiye Gazeteciler Konfederasyon Başkanı Nuri Kolaylı ise “Basın özgürlüğü sorununun bir nedeni de basın meslek yasasının olmamasıdır. Bu yasaya ihtiyaç duyulmaktadır. Dileyen herkes gazeteciyim diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Geniş bir katılımla meslek yasası ülkemize kazandırılabilir. Elektronik ortamda yapılan habercilikte sorun yaşanıyor. İnternet haberciliği büyük bir gelişim gösterdi. Kopyala yapıştırdan öteye gitmeyen haber siteleri de boy gösteremeye başladı. Daha da artıyorlar ve internet medyasının düzenlemeye ihtiyacı var” diye konuştu.
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti ev sahipliğinde gerçekleşen ve 9 gazeteciler federasyonu ile 84 gazeteciler cemiyeti başkanı ve basın meslek kuruluşu temsilcisinin katıldığı toplantıdan sonra açıklanan TGK 23. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi'nde şu görüşlere yer verildi:
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunu oluşturan 93 basın meslek örgütü olarak ülkemizde öncelikle; darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen Türk Ceza Kanunu'nda ve Terörle Mücadele Yasası'nda yer alan basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddelerin kaldırılmasını, basın özgürlüğüne engel olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesini istiyoruz.
Ülkemizde bugün dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın "gazeteciyim" diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Yasal kaydı olmayan "sözde basın kuruluşları", aynı şekilde çalıştırılan internet haber siteleri, yoldan geçen herhangi birini, eline bir fotoğraf makinesi vererek istihdam edebilmektedir.Bu durum, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmekte, daha da üzücüsü habercilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılabilmektedir. Bu durumun üzücü örneklerine birçok şehrimizde tanık olmakta, sözde gazetecilerin tehdit ve şantaj suçuyla gözaltına alındığını haber yapmaktayız. Mesleğimizdeki bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen "Gazetecilik Meslek Yasası", teknolojik gelişmeler de göz önüne alınarak günümüz koşullarına uygun olarak mutlaka çıkarılmalıdır.
Sektörde istihdam sağlayan, gazete ve televizyonlarla eşdeğer habercilik yapan kurumsal internet haber siteleri başarılı örnekler olarak karşımıza çıkarken, internet deyimiyle "kopyala yapıştır" kolaycılığından öteye gitmeyen bazı internet haber siteleri, mesleğimizi ve basın meslek etiğini tehdit eden yaklaşımlar sergilemektedir.
Yasal boşluktan kaynaklanan bu sorunlar, her geçen gün daha da artmaktadır. İstihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri desteklenmeli, bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız da düzenleme yapılarak gazeteci sayılmalı, basın kartı alabilmelidir.
Yıllardır beklenen, ancak detaylarına ilişkin açıklama yapılmayan İnternet Yasası, son dönemde gündeme gelen "sosyal medya" düzenlemesinin gölgesinde kalmamalı, internet ortamında faaliyet gösteren basın kuruluşlarının ve bu kurumlarda görev yapan meslektaşlarımızın sorunları zaman geçirilmeden çözümlenmelidir.
Sosyal medyaya yönelik yasa da çok dikkatli hazırlanmalı, ifade ve basın özgürlüğünü yasaklayıcı değil, kişi hak ve özgürlüklerini savunan, yalan, iftira ve şantaja geçit vermeyen, bilgi kirliliğine yol açmayan nitelikte maddeler içermelidir.
Yaklaşık 70 yıl önce, 20 Haziran 1952'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5953 sayılı kanunda, 1961 yılında kapsamlı bir değişikliğe gidilerek meslektaşlarımıza önemli kazanımlar sağlanmıştır. Yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazedeki bu kazanımlar, aradan geçen süre içerinden bir bir değiştirilmiş ve birçoğu geri alınmıştır.
Bu yasanın günümüz koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi sadece biz gazetecilerin değil, toplumumuzun bir ihtiyacı haline gelmiştir. 5953 Sayılı Kanun; yıpranma hakkından yıllık izinlere, tazminat hakkından fazla mesaiye kadar geniş bir yelpazede ele alınarak, elektronik medyayı da kapsayacak şekilde güncellenmelidir.Gazetecilik mesleği basın kartı sahibi koşuluna bağlı olmadan yapılan ağır ve tehlikeli bir iş olarak kabul edilmeli, gazetecilerin Anayasal sosyal güvenlik hakkının sonucu olan fiili hizmet süresi zammı geri verilmelidir. Mesleğimizin kanıtı olan basın kartları da, basın meslek kuruluşlarının söz sahibi olduğu kurullarca yerelde verilmelidir.
Türkiye genelinde yerel, bölgesel ve ulusal yayın yapan televizyon kanallarının ortak sıkıntısı Turksat yayın ücretleri, RTÜK'e ödenen ücretler gibi diğer yayın mecralarında olmayan ücretlendirmeler nedeniyle girdi maliyetlerinin artmasıdır.
Özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan televizyon kanalları büyük bir borç yükü altında kalmıştır. RTÜK Yasası günümüz koşullarına göre mutlaka yeniden ele alınmalı, RTÜK gelirlerinin bir bölümü, kurumsal yerel radyo ve televizyonlara destek olarak verilmelidir.
Yerel yayıncıların ödediği 10 yıllık yayın lisans bedeli de acilen düşürülmeli, yerel ve bölgesel yayıncıların gelirlerine uygun hale getirilmelidir.
Yerel yayıncılar açısından benzer sorunun yaşandığı TÜRKSAT yayın iletim ücreti de aynı çerçevede değerlendirilmeli ve acilen düşürülmelidir.
RTÜK üye seçimlerinin bir bölümü meslek örgütleri tarafından belirlenmelidir.
Medya kuruluşlarının Koronavirüs krizinden çıkması için gündeme getirdiğimiz çözüm önerilerimizi, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunu oluşturan 93 meslek kuruluşu olarak Trabzon Başkanlar Kurulu toplantısı vesilesiyle bir kez daha Türkiye gündemine getirmek istiyoruz;
Ekim ayında "Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" TBMM gündemine gelmiştir. Yerel gazetelerin yıllık yaklaşık 50 milyon TL gelir kaybına uğramasına neden olacak bu teklif, AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti'li siyasetçilerle TGK yönetimi olarak gerçekleşen görüşmelerimiz sonucu önerge ile değiştirilmiş, yerel basının resmi ilan kaybına neden olacak düzenleme değişiklik teklifinden çıkarılarak, teklif, basına zarar vermeyecek düzenlemeyle kabul edilmiştir.
Yerel basın kuruluşlarımız büyük bir felaketin adeta eşiğinden dönmüşken, 4 Kasım tarihinde "5. Yargı Paketi" adı altında TBMM Başkanlığı'na sunulan ve 8 ayrı kanunda değişiklik öngören 54 maddelik teklif de, yerel gazetelere icra iflas kanunu kapsamında verilen ilanlarda değişikliğe gidilerek benzer şekilde yerel basının ilan kaybına uğramasını öngörmektedir.
Önerilen teklifin bizleri ilgilendiren bölümünü şöyledir;
"Haczolunan malın satışı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne entegre elektronik satış portalında açık artırma suretiyle yapılacak. İlanın şekli ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı icra dairesince alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunacak. İlanın yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi halinde bu ilan satış talebi tarihinde tirajı 50 bin üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle yapılacak."
Bu değişiklik teklifinin kabul edilmesi halinde, yerel gazetelere verilen icra iflas ilanlarında önemli oranda düşüş yaşanacaktır. Oysa Türkiye Gazeteciler Konfederasyonunu oluşturan 93 basın meslek kuruluşu olarak her fırsatta, yerel basının güçlenmesi ve desteklenmesi çağrısında bulunuyoruz.
Başta teklifi veren AK Parti olmak üzere siyasi partilerin bu yanlıştan da dönmesini istiyor, "Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nde nasıl yerel gazeteler lehine düzenleme yapıldıysa, 5. Yargı Paketi'nde de aynı şekilde basın lehine değişiklik yapılması gerektiği çağrısında bulunuyoruz.
Yerel basınımız Basın İlan Kurumu aracılığıyla desteklenmeye devam edilmeli, destekler gelişen ekonomik koşullara bağlı olarak arttırılmalı, BİK tarafından uygulanan ilan tarifesi enflasyonda gözlenen artış da göz önüne alınarak güncellenmelidir”.