KOLAYLI:BASIN ÇALIŞANLARI MESLEKİ DÜZENLEME BEKLİYOR
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, 10 Ocak’ı bayram değil “dayanışma günü” olarak kutladıklarını ifade ederek,basının sorunlarına ve çözüm önerilerine dikkat çekenTGK Genel Başkanı Kolaylı,“öncelikle basın sektöründe mesleki düzenleme” yapılması gerektiğini vurguladı.
2020’li yıllara girdiğimiz günümüzde medya sektörünün zor bir dönemden geçtiğini ve basın özgürlüğünden internet yasasına kadar birçok alanda yasal düzenleme beklendiğini ifade eden TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, 10 Ocak nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşleri savundu;
“Yaşadığımız sorunlar nedeniyle ‘bayram’ değil ‘dayanışma günü’ olarak kutladığımız ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ nedeniyle, çözüm bekleyen sorunlarımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Çünkü sektörümüzde yaşanan sorunların bir an önce çözümlenmesi, sürekli itibar kaybeden basın mesleğinin gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Sürekli vurguladığımız gibi ülkemiz, medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Basın özgürlüğünden basında çalışma koşullarına, mesleki standartlardan yasal düzenlemelere kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve zaman geçirilmeden uygulamaya konulmalıdır. Sektörümüzde mesleki düzenleme olmaması; tehdit ve şantaja dayalı etik dışı haberlerin yapılmasına, birikimine, eğitimine bakılmaksızın dileyen herkesin gazeteci maskesi altında sektörümüzde boy göstermesine neden olmaktadır. Meslektaşlarımız, meslek onurlarını korumak adına mücadele etse de, yasal boşluktan yararlanan çıkarcıların medya sektöründe boy göstermesine engel olamamaktadır. Bu nedenle basın sektöründe öncelikli olarak mesleki düzenleme yapılmalıdır.
Bilindiği gibi 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve belki en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.
Ancak günümüzde meslektaşlarımız çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme ve mesleklerini özgürce yapma olanakları bakımından 10 Ocak 1961’den daha iyi haklara sahip değildirler. Bu nedenle meslektaşlarımız açısından bir bayramdan da söz edemeyiz. Hep tekrarladığımız gibi 10 Ocak’lar ve 24 Temmuz’lar bizim için bayram günü değil, dayanışma günleridir.
Unutulmamalıdır ki; Basın özgürlüğü ve basın özgürlüğünü de kapsayan ifade özgürlüğü, çağımızda demokratik yaşamın olmazsa olmazıdır. Özgür basın, demokrasinin yaşamasını ve gelişmesini sağlayan kurumların başında gelmektedir. Halkın sesi olma görevini üstlenen bağımsız ve özgür basın, düşünce özgürlüğünün de en etkili aracıdır. Çağdaş demokratik toplumlarda halkın haber alma hakkı basın ve ifade özgürlüğüyle mümkündür.Bu nedenle ülke olarak basının sorunlarını elbirliği ile çözümlemeliyiz.
10 Ocak Basın Bayramı’nı gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlere elbirliğiyle ve en kısa zamanda ulaşmak umuduyla meslektaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunarım.”
10 OCAK’IN TARİHÇESİ
5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasa, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen değişikliklerle basın sektöründe çalışanların özlük haklarında çok önemli kazanımlar sağladı. Bu kazanımlar, dönemin Türkiye Gazeteciler Sendikası ve basın örgütleri tarafından “bayram” olarak kabullenildi.
Ne var ki, basın işverenleri yasayı protesto etti ve gazetelerini çıkarmama kararı aldılar. 3 gün süre ile 5 büyük gazete, işverenlerin kararı ile yayınlanmadı.
Gazeteciler, okuru gazetesiz bırakmamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında kenetlendiler ve “Basın” adı altında gazete yayınladılar.
Gazete yöneticisinden, üretimin her aşamasında görevli emekçiye kadar tüm basın çalışanlarının sendika çatısı altında kenetlenmeleri, gazete sahiplerinin direnişini kırdı. 212 sayılı yasa böylece yürürlüğe girdi ve yaygın uygulama alanı kazandı.
Ancak, özellikle 1990 sonrası dönemde ve basından medyaya dönüşüm sürecinde, sermayenin sektöre girmesiyle bu kazanımlar “uygulamada” tek tek elden çıktı.
Sorunlara rağmen sorumlu görev yapıyoruz
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle bir yayınladığı mesajda gazetecilerin yaşanan sorunlara rağmen sorumlu ve fedakarca görev yaptığını söyledi.
Ülke olarak sınırlarımızı çevreleyen terör nedeniyle sıkıntılar ve tarihe geçecek önemli gelişmelere tanıklık edildiği bir dönemden geçildiğini anlatan Özsoy, bu ortamda yerel ve yaygın Türk Basını’nın çok önemli bir işlev üstlendiğini ve halkın haber alma özgürlüğü doğrultusunda görevini sorumlu ve fedakârca yerine getirdiğini ifade etti.
Özsoy, mesajında şunları kaydetti: “
Ülkemizin her sıkıntılı döneminde üzerine düşen sorumluluğunu defalarca kanıtlayan medyamız, sorunlarının çözümünü beklemektedir.
Çünkü sektörümüzde yaşanan sorunların bir an önce çözümlenmesi, demokrasimizin gelişmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Ülkemiz, medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma koşullarına, mesleki standartlardan yasal düzenlemelere kadar bir dizi yenilik, gazetelerin ve meslek örgütlerinin katılımıyla yapılacak çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır.
Meslektaşlarımız yazdıkları yazılar ve yaptıkları haberler konusunda uzun yıllar hep özgür olma mücadelesi vermişlerdir. Özellikle bu durumun sona erdirilmesi ve basın özgürlüğünün gerçek anlamda sağlanması için özgürlükçü bir basın ve meslek yasasına ihtiyaç duyuyoruz”.
10 Ocak 1961 tarihinin, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gün olduğunu söyleyen Özsoy, “ Bu yasa, emekçilerin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda tazminatlarının ödenmesini, belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve belki en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı. Ancak günümüzde meslektaşlarımız çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme ve mesleklerini özgürce yapma olanakları bakımından 1961’den daha iyi haklara sahip değildirler. Bir taraftan da gazetecilerin çalıştıkları kuruluşlar da zor bir süreçten geçmekte, ayakta kalma mücadelesi vermekteler. Onun için bir kutlamadan da söz edemeyiz.
Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti olarak gazetecilerin ve basın kuruluşlarının sorunlarına çözüm ararken, ülkemize karşı sorumluluklarımızın da bilincindeyiz.
Çalışan Gazeteciler Günü’nü gerçek anlamıyla kutlayabileceğimiz günlere elbirliğiyle ve en kısa zamanda ulaşmak umuduyla, meslektaşlarıma saygı ve sevgilerimi sunar, sağlık ve başarı dolu günler temenni ederiz.
Bu gün vesilesiyle aramızdan ayrılan cemiyet başkanlarımızı, üyelerimizi ve meslektaşlarımızı da rahmet ve minnetle anıyoruz.“ diye konuştu.